Uzunca emekler verip kendiniz için iyi, güzel ve anlamlı, değerli şeyler ortaya koyduktan sonra, bir anda durup dururken kendinizi sabote ettiğiniz anlarınız oldu mu sizin de? İşler iyiye gidiyor bile olsa, değişim bizi kaygılandırır, çünkü değişmek demek, nereye doğru evrileceğimizi tahmin etsek de kesin olarak bilgisine sahip olamadığımız kaygan bir zeminde hareket etmek demek. Bu belirsizlik yüzünden hiç kendimize çaktırmadan kendi elimizle inşa ettiğimiz tüm iyi, güzel, değerli şeyleri yine kendi elimizle yok edebiliyoruz ne yazık ki... Eğer siz de böyle sorunlar yaşıyorsanız, varoluş dansıma eşlik etmeye davet ediyorum sizi bu bölümde. Çünkü varolmak, ipin üzerinde yürürken müziği kesmeden dansı sürdürebilmek demek.
Yani aslında, özgürlüğün baş dönmesini konuşuyoruz. Kendi özgürleşme yolculuğumuzda hiç farkında olmadan tekrarladığımız otomatik davranışlarımız yüzünden sorumluluğumuzu almaktan kaçınma hikayelerimden ve bu farkındalıklar sonrası neşeyi nasıl yeniden yarattığımdan söz edeceğiz. Tabii arada hatalar ve sancılarla dolu bir süreç de var. Ne demiştik? Her şey karşıtıyla var :)
Bölümde sözünü ettiğim Erich Fromm kitabı, Özgürlükten Kaçış (The Fear of Freedom)
Yorumlarınızı bekliyorum. Sonraki bölümde görüşürüz :)
Share this post